Interpol tarafından mavi bültenle aranan ve Rusya’da faaliyet gösteren ‘Thieves in Law’ organize suç örgütünün yöneticilerinden Şamil Amirov geçtiğimiz gün İstanbul’da yakalanmıştı. Girmedikleri ülke, bulaşmadıkları suç kalmayan Rus örgütünün karanlık tarihine dair ise pek çok çarpıcı detay var.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen ‘KAFES-15’ operasyonu sonucunda Rusya merkezli organize suç örgütü üyesi olan ve dolandırıcılık suçu sebebiyle Interpol tarafından hakkında mavi bülten çıkarılan Şamil Amirov, İstanbul Sarıyer’de gizlendiği evde yakalanmıştı. Peki ‘Thieves in Law’ olarak tanımlanan Rusya merkezli suç örgütleri nasıl ortaya çıktı? Bu örgütlere üye olanların uymak zorunda olduğu kurallar neler? İşte suç örgütün karanlık dolu geçmişi.
GULAG’LARDA KURULDU
Öncelikle ‘Thieves in Law’ın tarihçesine bakmak gerekiyor. 1917 yılında Rusya’da yaşanan ve Çarlık yönetiminin yıkılıp yerine Sovyetler Birliği’nin (SSCB) kurulmasıyla sonuçlanan devrimlerin ardından oluşturulan gizli polis teşkilatı, gerçekleştirdiği operasyonlar sonucunda ülke genelindeki suç örgütlerini önemli ölçüde çökertmiş ve faaliyet alanlarını kısıtlamıştı. Ancak bu durum çok uzun sürmedi ve organize suç örgütü üyeleri özellikle Joseph Stalin’in iktidarı döneminde adı duyulan ‘Gulag’ adlı çalışma kamplarında tekrar örgütlenmeye başladı.
Üst düzey suçlular tarafından oluşturulan yeni örgüt, kısa süre sonra ‘Vory v Zakone’ veya bir diğer adıyla ‘Thieves in Law’ (Hukuk hırsızları) olarak anılmaya başlandı. Yeraltı dünyasının üst düzey isimlerinden oluşan grup, suç örgütlerinin faaliyet alanları, gruplar arası anlaşmazlıklar çeşitli alanlardaki yasa dışı faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde ‘hakem’ görevi görüyordu.
SSCB ÇÖKERKEN MAFYA YÜKSELDİ
1980’li yılların sonunda Sovyetler Birliği dağılma aşamasına girmesi aynı zamanda Rusya’da bulunan suç örgütlerinin de altın çağını yaşamasına sebep oldu. Ülke genelinde devlet otoritesi zayıfladıkça daha da güçlenen gruplar, bu yıllarda yurt dışında yürüttükleri yasa dışı faaliyetleri de genişletti ve zamanla Rusya dışında büyük güç elde ederek Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Amerika gibi geniş bir coğrafyaya yayıldılar. Rusya içindeki suç örgütleri, bu yıllarda elde ettikleri gelirin de artmasıyl birlikte İtalya’nın Cosa Nostra’sına veya Japonya’daki Yakuza’ya benzer şekilde yapılanarak kendi kültürünü oluşturmaya başladı ve suç dünyası içinde daha ‘saygın’ bir hale geldi.
Mafya patronları, Vladimir Putin’in 1999’da önceki yıllarda yaşanan kanunsuzluklara son verme sözü vererek iktidara gelmesinden sonra baskı altına alındı. Bu sebeple doğrudan suç işlemekten kaçınmaya başlayarak faaliyetlerini dolaylı yoldan verdikleri emirlerle yönetmeye başladı.
1993’ün başlarında Rusya İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan çalışmalarda Rusya’da faaliyet gösteren 5 binden fazla organize suç grubunun bulunduğunu, bu grupların tahminen 100 bin üye ve 18 bin liderden oluştuğu, gasp, uyuşturucu kaçakçılığı, silah kaçakçılığı, kara para aklama ve daha birçok alanda faaliyet gösterdiğine dikkat çekildi. Günümüzde ise Rusya merkezli yasa dışı suç örgütlerinin sayısının 6 bin olduğu, bu grupların yaklaşık 200’ünün küresel çapta faaliyet gösterdiği tahmin ediliyor. Avrupa’da faaliyet gösteren en organize suç örgütünün Rus mafyası olduğu ve yıllık gelirinin 200 milyar euro’ya (6 trilyon lira) kadar çıktığı iddia ediliyor. Birçok ülke tarafından kara listeye alındığı Rus organize suç örgütlerinin üyeleri kimi zaman Avrupa ve ABD’de yapılan operasyonlarla kimi zaman da suikast girişimleriyle gündeme geliyor. Suikaste kurban giden üst düzey yöneticiler Aslan Usoyan ve Vyaçeslav İvankov ise bunlar arasında en dikkat çeken iki isim.
ASLAN USOYAN (BÜYÜKBABA HASAN)
Gürcistan doğumlu Aslan Usoyan (76), ilk kez 19 yaşında cezaevine girdi. Polis memurlarına direnmekten suçlu bulundu ve daha sonra yasa dışı döviz ticareti ve soygun suçlarından birkaç hapis cezasına çarptırıldı. Cezaevinde kaldığı süre boyunca giderek güçlenen Aslan Usoyan, 1990’lı yıllarda önce SSCB sonrasında ise Rusya ve çevresindeki ülkelerde büyük nüfuz sahibi oldu.
?
Rusya’nın en ünlü suç örgütü lideri olarak kabul edilen Aslan Usoyan, 16 Ocak 2013 tarihinde Moskova’da Povarsk Sokağı’nda lokantadan çıkarken bir keskin nişancı tüfeğiyle saldırıya uğradı ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Usoyan’ın ölümü, Rusya içindeki mafya grupları arasındaki rekabete ve o dönemde Rusya’da düzenlenecek olan Soçi Kış Olimpiyatları’yla ilgili tesislerin inşa faaliyetleri için yaşanan anlaşmazlıklara bağlandı. Usoyan’ın PKK terör örgütünün silah silah tedarikçilerinden biri olduğu da iddia ediliyordu.
VYAÇESLAV İVANKOV (KÜÇÜK JAPON)
Rusya’da, yeraltı dünyasının en tanınan isimlerinden olan ‘Küçük Japon’ lakaplı Vyaçaslev İvankov, Moskova’da 1992 yılında 2 Türk vatandaşını öldürmek ve 1’ini ağır yaralamakla suçlandı. 1995 yılında ABD’ye kaçan İvankov, 1995 yılında ABD’de 2 Rus iş adamından 3,5 milyon dolar haraç isterken FBI ajanları tarafından yakalandı ve cezaevine atıldı. Buradaki cezasını çektikten sonra Rusya’nın isteği üzerine 2003 yılında Amerikalı yetkililerden teslim alınarak Rusya’da bir cezaevine sevk edilen İvankov, 2005 yılında mahkeme jürisi suçsuz bulunca serbest kaldı. 28 Temmuz 2009’da Moskova yakınlarındaki bir kafeden çıktıktan sonra kimliği belirlenemeyen keskin nişancı tarafından vurulan İvankov, 9 Ekim’de de tedavi gördüğü hastanede 69 yaşında hayatını kaybetti.
KURALLARA UYMAMANIN CEZASI ÖLÜM
Kendi içinde çok sayıda kurala sahip olan Rus organize suç örgütleri, bu kurallara uymayan üyelerini de infaz ederek cezalandırıyor. En az 18 temel kuralın üyelerin tüm sosyal hayatını şekillendirdiği tahmin edilirken, bu kurallar arasında aile dahil tüm akrabalarla ilişkinin kesilmesi, değerlendirmeye alınmak için en az 1 suç işlenmiş ve bu sebeple cezaevinde kalınmış olması, evlilik ve çocuk yasağı, askerlik yasağı ve alkol alırken muhakeme yeteneğini kaybetmeyecek kadar kullanmak gibi kurallar bulunuyor. Suç örgütü üyeleri, vücutlarına çeşitli anlamlara gelen ve çoğu cezaevinde ilkel yöntemlerle yapılan dövmeler yaptırıyor. Hayatını kaybeden üst düzey isimlerse görkemli mezar taşlarıyla ‘onurlandırılıyor.’
Türkiye’de gerçekleştirilen son operasyondan önce en son Europol ve ilgili ülkelerin güvenlik güçleri tarafından İspanya, Fransa, Romanya ve Moldova’da yapılan operasyonlarla gündeme gelen suç örgütüne üye olan çok sayıda kişi gözaltına alınmış ve bu ülkelerde operasyonlarda ele geçirilenlere el konmuştu.