İsrail’in Gazze’deki saldırılarına dünyadan tepkiler gelmeye devam ediyor. Ancak en önemli tepki belki de ülkenin içinde. İsrailli Meclisi Üyesi Yahudi Siyasetçi Dr. Ofer Cassıf, Hamas saldırılarında en yakın arkadaşını kaybetse de İsrail’in saldırganlığına CNN Türk ekranlarından tepki gösterdi.
İsrail, Gazze’deki saldırılarının İsraillilerin güvenliği için olduğunu söylüyor. Ancak sizler İsrailli Yahudi bir siyasetçi olarak buna karşı olduğunuzu ifade ediyorsunuz neden?
Öncelikle Hamas’ın saldırısını da kınadığımı söylemem gerekir zira ben her türlü saldırganlığa karşıyım aynı zamanda Gazze’deki saldırılara da tamamen karşıyım. 2 sebepten; birincisi vicdani, çünkü Gazze’deki saldırılar tamamen masum sivillere yönelik yapılıyor. Şu andan itibaren 11 binden fazla masum sivil öldürüldü ve ben bunların yarısının çocuk olduğunu biliyorum. 3 binden fazlası da kadın. Bu masum siviller Hamas için hiçbir şey yapmadı. Hamas’a karşı yapacakları bir şey yok. Onlar İsraillileri öldürmedi. Bu nedenle 1.si İsrail savaş suçu işliyor. Gazze’de elektrik, yakıt ve su yok. Hastaneler yaralılara bakamıyor. Cerrahlar hiçbir şey yapamıyor, ameliyatlar yapılamıyor. Çünkü elektrik ve ilaç yok. Bu nedenle bu saldırılar, bir insanlığa karşı suçtur. Şu anda İsrail hükümetinin yaptığı şey güvenlik değil intikam amaçlıdır ve intikamın yanında yapılan bu fiyasko Filistinlileri marjinalleştirilerek kıyımlarına göz yummaktır. Ayrıca buna karşı çıkmamızın nedeni, bu saldırılar tüm bölgeye hızlıca yayılabilir.
İsrail’de bu saldırılara sizler gibi karşı olanlar var ve onlar sokaklarda protestolar yaptılar. Bu protestolarda neler yaşandı?
Maalesef İsrail şu anda tam olarak faşist bir ülke gibi davranıyor. Çünkü her türlü karşıtlık, savaş karşıtlığı ve her türlü ateşkes çağrısı yasaklanıyor ve savaş karşıtı protestolar, savaş karşıtı çağrılar, hatta Filistin’deki masum halkla empati göstermek bile İsrail tarafından zulüm ve işkenceye maruz bırakılıyor. Bu protestolar, Irkçı faşist bakan Ben Gvir tarafından engelleniyor. Dolayısıyla bu protestolarda durum kötü. son olarak İsrail’deki Arap yurttaşlar için komite başkanı, Knesset’in eski bir Arap nüfusu destekçisi üyesiyle birlikte gözaltına alındı. Ardından bir kadın, sadece öldürülen İsraillilerin sayısını bir bakanın evinin önüne yazdığı için gözaltına alındı ve gözaltı kararı 1 hafta mahkeme reddine rağmen uzatıldı. Ben de Knesset’ten 45 günlüğüne uzaklaştırıldım çünkü bu saldırının bir kıyım olduğunu söylemiştim.
Sizler, İsrailliler ve Arapların bir arada yaşadığını söylüyorsunuz. Saldırıların ardından sivil vatandaşlar arasındaki ilişkiler nasıl etkilendi?
erkek ses: İsrail’de yaşayanların yüzde 25’i Filistinlidir. Şu anda hükümet ne mümkünse o kadar ilişkilerimizi kötüleştirmeye çalışıyor, bizleri farklılaştırmak aramızda bir ötekilik yaratmak istiyor. Arap ve Yahudi vatandaşları birbirinden ayırmaya çalışıyor ve bu maalesef çoğu Yahudi tarafından destekleniyor. Şanslıyız ki birçok Yahudiler de 1 milyona yakın Filistinli de biliyor ki biz birlikte yaşayabilir ve birlikte işgale karşı eşitliğimiz için mücadele edebiliriz. İsrail hükümeti biz Arap ve Yahudileri bölmek ve ayrıştırmak istiyor. Ve hatta görünüşe göre İsrail hükümeti bu şiddetin artmasını istiyor. Böylece faşist ırkçı amaçlarını artırıyorlar. Ve arkalarına güç alıyorlar. Ancak Yahudilerin bir kısmı ve Arap azınlık, İsrail’in Araplar üzerinde uyguladığı Etnik temizlik politikasına, Apartheid sistemine ve tabi ki İşgale karşı çıkıyor.
Size göre barış nasıl mümkün olabilir, barışın olması için hangi taleplerin ve çağrıların yerine getirilmesi gerekir?
Öncelikle hemen acilen ateşkes istiyoruz. Tüm herkes için ateşkes gerekiyor. Tabi ki asıl bedelini Filistinli yurttaşlar ödüyor ama İsrailliler de ödüyor. Ateşkes, mahkumların salıverilmesi ve rehinelerin bırakılması bunlar hemen yapılmalı. Ama bundan önce işgal sona ermeli. Bu da demektir ki İsrail’in tüm işgal ettiği yerlerden çekilmesi gerekiyor. 1967 sınırlarına dönülmesi gerekiyor. Yani, Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Doğu Kudüs Filistin’e verilmeli ve bağımsız, özgür Filistin devleti kurulmalı. BM’nin önerisine uygun, Filistinli mülteciler için adil yerleşim kararları uygulanmalı. Ancak bunlarla barış mümkün olabilir.